17 Ekim 2013 Perşembe

...

biz de böyle olalım blog, laf dinleyelim, harfiyen uygulayalım. bakma öyle, ciddiyim ben!

Kimseye acınızı anlatmayın,
Anlattığınız kadar hatırlarsınız.
Susun! Susun ki yaranız kendiliğinden kabuk bağlasın.
Ne kadar kurcalarsanız, o kadar kanar yoksa yaranız.

Kimsenin yanında ağlamayın.
Kendinizi güçsüz kılmayın,
Acırlar size, yüksekten bakarlar,
Neden ne için ağladığınızı bilseler de,
Neden ne için ağladığınızı anlayamazlar.

Gönderin!
İçinize hüzün düşüren herkesi,
Kendi payınızdan mutluluk vererek yollayın.
Yoksa hüznü yaşamaktan fırsatınız kalmaz mutluluğa.

Yalnız kalmaktan korkmayın,
Yalnız kalın.
Allah olduktan sonra yüreğinizde
Kimseler olmasın, olsun.
Varsın olmasın,
Varsın bilmesin kimse yalnızlığınızdaki kalabalığı,
Varsın anlamasın,
Varsın gelmesin gelmek istemeyen,
Bölüşmek için yalnızlığı.
Rabbiniz yeter yalnızlığınıza fazlasıyla.

Sevin!
Önce kendinizi sevin,
Çocukluğunuzdan kalma yara izlerini sevin,
Duruyorsa hala,
Küçükken kırdığınız için dayak yediğiniz bir oyuncağı,
Ya da en çok canınız yandığındaki acınızı sevin.
Ama bir şey sevin.
Sevin ki sevinin,
Sevin ki mutluluk usul usul düşsün yüreğinize,
Sevin ki acı denilen illet eğilsin mutluluğunuzun önünde.

Yaşayın! Ne varsa yaşamak istediğiniz.
Umut edin ve yitirmeyin umudunuzu.
Peşkeş çekmeyin anlık mutluluklara.
Hayaller kurun,
Bırakın akışına hayatı,
Gerçek olmasa da hayaller, kaybetmezsiniz.
Ve çocuk olun.
Yüzünüzdeki çizgilere inat,
Çocuk olun,
Karşı koyamadığınız zamana inat.
Çocuk olun,
Kaybettiğiniz her şeyi umursamazcasına.

Çünkü;
Hayatı yenemeseniz de,
Yenilmezsiniz hiç değilse.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder