31 Mart 2014 Pazartesi

aynen böyle



"Celladına aşık olmuşsa bir millet, 
İster ezan ister çan dinlet. 
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet, 
Müstehaktır ona her türlü zillet."
 
 
 
 

30 Mart 2014 Pazar

iyi



 

Allah'ım sen insanları değil, iyi insanları koru.
diğerleri güvende ne de olsa...




28 Mart 2014 Cuma

anlama uğraşı







“İnsanın acı çekmeye alıştığı doğruysa, nasıl oluyor da insan yıllar geçtikçe daha çok acı çekiyor?”
 
 

26 Mart 2014 Çarşamba

iki yeşil susamuru









"annesi, babası, çocuğu, sevgilisi, arkadaşı, kim olursa olsun, bir insan, öbürüne ulaşmak için göze aldıklarıyla sevilir. öbürüne ulaşmak yürek ister. göze alabilmek ister. bir insandan bir başkasına geçmek emek ister, sevgi ister, yürek ister. bunlar bile köprüleri kurmaya yetmez bazen.."



22 Mart 2014 Cumartesi

e haydi bakalım







doğduğuna değil ama öldüğüne pişman etmek istediğim insanlar var blog.


18 Mart 2014 Salı

utanç çağı






tarihin en hüzünlü zaferini, ondan daha büyük bir hüzünle yad ediyorum.
günümüzde de tarih yazılıyor fakat minnet değil utanç ve tiksinti ile anacak olduğumuz bir tarih!
onların yatacak yeri dahi yokken gani gani rahmet eylesin Yaradan size. ruhunuz şad olsun...

15 Mart 2014 Cumartesi

cehenneme hoşgeldiniz, size ayrılan bölüm: asiler koğuşu, kazan no. 56. iyi yanmalar!





emrihak vaki olduğunda, söyle bakalım "ben" efendi dünya hayatın nasıl geçti dendiğinde;
sen yazdın da ben oynamadım mı?
özgür bir irade verdin de ben mi kullanmadım? 
beni ben mi yarattım?
yazgımı ben mi yazdım? değiştirmeye çalıştığımda herhangi bir yardım mı gördüm?
sen öl dedin de ben ölmedim mi?  hem de yüzlerce kez.
içimde yaşattıklarımla öldürdüklerimi bir arada tutmayı beceremedim mi bunca yıl?
karşıma hep iyi insanlar çıkardın da, ben mi bilemedim kıymetlerini? vs vs vs
yaşanmamış bir hayatın hesabı mı verilirmiş ayol? diyeceğim ben de! desem de demesem de değişecek değil zaten sonuç! kesin, net.
kendimi savunacak, af dileyecek değilim zaten. bu dünyada yaşamış olduğum ıstırabı orada da devam ettirebilirim ki başka türlüsüne alışmak da zaten zaman alırdı!
hepsi bir yani, her şey bir, hiçbir şeyin farkı yok bir başka şeyden...

yukarıda yumurtlamış olduğum tüm bu şeylerin müsebbibi göz kenarlarımda oluşmaya ve hızla derinleşmeye başlayan o upuzun çizgilerdir blog. o derin çizgiler ki Allah hepsinin cezasını versin!

ayhhh daraldım. haydi kahve içelim blog, bendensin.



11 Mart 2014 Salı

pusula





3. bir yol var biliyorum... bilmediğim, oraya nasıl gidildiği...


10 Mart 2014 Pazartesi

ben aslında yok'um






Başka bir şey istemem,
Artık beyazlaşan üç- beş tel saçıma
Hesabımı vermekten başka.”
 
 
o hesabı veremiyorum ben.
 
 
 

8 Mart 2014 Cumartesi

karanlığın elli tonu



 
 
 
içinde sevgi, aşk, vicdan, merhamet, iyi, güzel, doğru, insanca olan ne tür kitap varsa okumayı bırakmalıyım artık belki de. çünkü tüm bu güzel şeylerin ok gibi kalbime saplanmasına istesem de engel olamıyor, olamadıkça daha beter mutsuz oluyor, daha beter mutsuz oldukça aklıma getirmek istemediğim ne kadar yaralayıcı düşünce varsa zihnime üşüşüp daha da bir koparıyor beni bu - kendimi hiçbir zaman ait hissetmediğim, bir parçası olmayı asla beceremediğim - hayattan. bazen yaşanmamış şeyler nasıl da yaşanmışlardan daha çok acı verebiliyor insana. "neden ben?" ve "neden ben değil?" soruları arasında mekik dokurken daha bir yaşlanıyor ruhum. ne kadar geç kaldığımı o zaman anlıyorum. şimdiye kadar olmadıysa, şimdiden sonra hiç olmaz artık diyorum. oysa ki benim seçimim değildi bu, ben karar vermedim buna. böyle olmasını ben istemedim. kim ister ki hem?
bak işte gene yapamıyorum blog, yazamıyorum... devamını getiremiyorum. ben sadece hissedebiliyorum blog. bir tek bunu yapabiliyorum.
ah bu kitapların gözü kör olsun blog...
 
 


kadın olmak



 
hiç bir ayrımcılığın yapılmadığı, dahası kadının "da" özgür bir birey olduğu gerçeğinin tartışmaya dahi gerek duyulmadığı bir evde büyümüş olmak ile bunun tam aksinin geçerli olduğu ülkemde yaşamak işte tam da fotodaki gibi bir şey.
hay anasını bacılar, hay anasını.....
 
 

7 Mart 2014 Cuma

aslında


 
 
 
 
 
uzaklarda kendine daha yakınsındır
uzakta olmak çoğu kez kendinle olmaktır aslında.
 
 

4 Mart 2014 Salı

3 Mart 2014 Pazartesi

cheers





İnsanı ÖĞRENDİM:
Sonra İnsanların İçinde İyiler ve Kötüler Olduğunu...
Sonra da Her İnsanın İçinde,
İyilik ve Kötülük Bulunduğunu ÖĞRENDİM...



Sevmeyi ÖĞRENDİM:
Sonra GÜVENMEYİ...
Sonra da Güvenin Sevgiden Daha Kalıcı Olduğunu...
SEVGİ'nin,
GÜVEN'in Sağlam Zemini Üzerine Kurulduğunu ÖĞRENDİM...


 

2 Mart 2014 Pazar

dünyada ölümden başkası yalan





ah blog, aklımda gene deli düşünceler. beni öylesine mutlu ediyor ki bu düşünce... evet evet, bildiğin mutluluk işte, herkesin deli danalar gibi peşinden koştuğu, her taşın altında aradığı, bulduğunu sandığı halde bulamadığı ama bunu kimseye çaktırmadığı... mut - lu - luk....
kaçış mı bu? neden olmasın?
hem kime ne?