8 Mart 2014 Cumartesi

karanlığın elli tonu



 
 
 
içinde sevgi, aşk, vicdan, merhamet, iyi, güzel, doğru, insanca olan ne tür kitap varsa okumayı bırakmalıyım artık belki de. çünkü tüm bu güzel şeylerin ok gibi kalbime saplanmasına istesem de engel olamıyor, olamadıkça daha beter mutsuz oluyor, daha beter mutsuz oldukça aklıma getirmek istemediğim ne kadar yaralayıcı düşünce varsa zihnime üşüşüp daha da bir koparıyor beni bu - kendimi hiçbir zaman ait hissetmediğim, bir parçası olmayı asla beceremediğim - hayattan. bazen yaşanmamış şeyler nasıl da yaşanmışlardan daha çok acı verebiliyor insana. "neden ben?" ve "neden ben değil?" soruları arasında mekik dokurken daha bir yaşlanıyor ruhum. ne kadar geç kaldığımı o zaman anlıyorum. şimdiye kadar olmadıysa, şimdiden sonra hiç olmaz artık diyorum. oysa ki benim seçimim değildi bu, ben karar vermedim buna. böyle olmasını ben istemedim. kim ister ki hem?
bak işte gene yapamıyorum blog, yazamıyorum... devamını getiremiyorum. ben sadece hissedebiliyorum blog. bir tek bunu yapabiliyorum.
ah bu kitapların gözü kör olsun blog...
 
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder